Erdoğan Ordu’da: “Sayın Kemal’e oy vermek, Hangi Partiden Gönül Alırsa Eğsin, Kimseye Zorunlu Bir Görev Değildir”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bugün Ordu Hemşehrim işini bilse ne olur. Kandil’den talimat alanla kimse bir yere varamaz mı? Biz talimatımızı önce Allah’tan sonra milletten alıyoruz” dedi. Erdoğan, “Sayın Kemal’e oy vermek, hangi partiye gönül vermiş olursa olsun, hiç kimseye zorunlu kılınmış bir görev değil. Gelin bu seçimde hep birlikte Türkiye’yi seçelim” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bugün Ordu Cumhuriyet Meydanı’nda miting düzenledi. Erdoğan kısaca şunları söyledi:
“TALİMATI ÖNCE ALLAH’TAN SONRA MİLLETTEN ALDIK”
“Ne yazıldı, ne yazıldı. ‘Kara koyun Boztepe’ye yayılır. Kemal Bey’in oyu HDP’ye sayılır.’ “Havada bulut yok, ne duman. Kemal Bey’in sözü iki kilo soğan.” Ya hemşerilerim işlerini biliyorsa?
Kamudan ihraç edilen PKK’lıları devlete geri dolduracaklardı. Dilediğiniz gibi kullanmanız için belediyeleri teşkilata devredeceğiz diyor. Ülkemizin güney sınırlarını Suriyeleştirerek kana ve ateşe boğarız diyorlar. Ülkemize kolayca saldırabilmeniz için askerimizi Suriye’den çekeceklerini ve orayı tamamen size bırakacaklarını söylüyorlar. Van’da kendi mitinglerine katılarak ne dediler? ‘Dişe diş, kana kan, intikam’ dediler. HDP’lileri örgütün parmak iziyle selamlıyorlar.
“Ellerine mikrofon alan HDP ve PKK’lıların tehdit açıklamalarına maalesef elleriyle kalp işareti yaparak cevap veriyorlar.”
Kardeşlerim ne yazık ki ellerine mikrofon alan HDP’lilerin ve PKK’lıların tehdit açıklamalarına kalp işareti yaparak cevap veriyor. PKK’dan HDP’ye kadar bölücülerin nasıl cüretkar bir şekilde ortaya çıktığını görüyorsunuz değil mi? Sözü Kemal Bey’den almışlar. Şimdiden silahlarını doldurmaya ve molotoflarını hazırlamaya başladılar. İnanıyorum ki bu görüntüden bizim kadar CHP’ye gönül vermiş kardeşlerimiz de utanıyor. Sadece bu da değil. Meclis’i, Emniyet Müdürlüğü’nü, köprüyü, Külliye’yi bombalayanlar, 252 insanımızı şehit edenler dahil tüm FETÖ’cüleri cezaevinden çıkaracağız diyorlar. Çalışanlarınızın yurt dışına dönüşünü sağlayacağız diyorlar.
Şimdiden sinsi planlar yapmaya başladılar. Londra’daki tefecilere verdikleri sözle kafaları karışmıştı. Biri ‘300 milyar dolar’ diyor, diğeri ‘Hemen gelmez, 10 yıl sürer’ diyor. Beriki ’10 yıl çok, 5 yılda gelir’ diyor. Her halükarda saçmalık. İstediğiniz numarayı söyleyin. İstediğiniz süreyi verin. Yüz milyarlarca dolar değerinde doğalgaz buluyoruz, on milyarlarca dolar değerinde petrol buluyoruz, nükleer santral yapıyoruz, güneş santrali kuruyoruz, sevinmek yerine bağlıyorlar. bu doğalgazı, bu petrolü, bu nükleer santrali cebimizde taşımayacağız. Bunların hepsi vatanın gideri, milletin menfaati, devletin kazancıdır.
Gençler, gençler. Son 10 günde Ordulu gençleri mutlaka sandık başına götürmelisiniz. Tamam? İşi sıkı tutalım, işi bitirelim.
“ŞU ANDA OSMANLI VE CUMHURİYET’İN MÜTHİŞ ESERLERİ BANA KARŞIYIM. BİZLER BU YOLLARDA ONLARLA YÜRÜDÜK”
Türkiye’nin siyasetiyle, ekonomisiyle, askeri gücüyle bölgesinde ve dünyada söz sahibi olmasından kim rahatsız olur? Terörü yenen, darbeyi püskürten, koronadan kurtulan, ekonomisini depremin enkazı altında ayakta tutan Türkiye’den kim rahatsız olur? Sonuçta bu vatanın ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan hiç kimse, özellikle bu milletin çocukları bundan rahatsız olmasın. Kimlerin rahatsız olacağını elbette biliyoruz. Üç kıtaya, yedi iklime yayılan Osmanlı Devleti’ni hançerleyip tarihe gömenler bu durumdan rahatsız. Şu an karşımda Osmanlı ve Cumhuriyet’in ileri gelenleri var. Bu yollarda onlarla birlikte yürüdük. Onlarla birlikte Cumhuriyet’e ulaştık. Biz onlarla bu vatanı vatan yaptık. Ama buna rağmen Çanakkale Savaşı’nda, Kutülamare’de, Milli Mücadele’de milletimizin bileğini bükemeyenler bu durumdan rahatsız olacaklardır.
Tabanları tamamen boş olmasına rağmen cumhurbaşkanlığı, bakanlık, milletvekilliği sözleriyle bir avuç insanı yönetmeye çalışıyorlar. Aramızdan ayrılanları saymıyorum aslında. Bunların ne olduğunu çok iyi biliyoruz.
Cumhuriyetin kurucu partisi olduğu iddia edilen CHP’yi bu tiyatronun başına geçirenler, aslında en büyük acıyı bu partiye adamış olanlara çekmektedir. Zaten biri çıkıp kendi partisini kurdu, adaylığını ilan etti. Geride kalanlar, seslerini yükseltirlerse hain olarak damgalanacaklar. Kemal Bey’in tabiriyle seslerini çıkarıp oy kullanmazlarsa ülkeye kötülük etmiş olurlar. Aynı şey diğer partilerin tabanları için de geçerli. Hepsinin sonucunu 14 Mayıs’ta göreceğiz.
“KEMAL BEBEK’E OY VERMEK HANGİ PARTİNİ VERERSENİZ KİMSEYE TAVSİYE EDİLEN BİR MİSYON DEĞİLDİR”
Kemal Bey’e oy vermek, hangi partiye gönül vermiş olursa olsun, hiç kimseye farz kılınmış bir görev değildir. Seçimimizi bu seçimde Asr-ı Türkiye’den yana kullanalım hep birlikte.
Geçmişe baktığımızda ne görüyoruz biliyor musunuz? Cumhuriyetimizin ilk asrında vesayetleri, darbeleri, terörleri, koalisyonları, ekonomik krizleri, toplumsal gerginlikleri derken altın yıllarını kaybettiler. Bu kısır döngüyü kırdık, milletimizle birlikte dikilen deli gömleğini yırttık. Asırlar sonra devletimizi güçlü, milletimizi yeniden müreffeh kıldık. Bunu ülkemizin 81 ilinin tamamında yaptık. Hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla ülkemizin asırlık kayıplarını telafi ettik.
“O SAHİL YOLU VAR MIYDI?”
“62 MİLYAR LİRAYA YAKLAŞIK KAMU YATIRIMI YAPTIK”
Ordu’ya bugüne kadar ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Şimdi size rakamları veriyorum. 62 milyar liraya yakın kamu yatırımı yaptık. Eğitimde 3.909 yeni derslik inşa ettik. Üniversitemizi şehrimize kazandırdık. 4.791 kişi kapasiteli yükseköğretim yurt binalarını hizmete açtık.
TOKİ üzerinden 5 bin 70 konut yaptık. Bundan sonra İlk Evim ile 2 bin 50 yeni konut, İlk İşyerim ile 30 işyeri, İlk Yerim ile 1.500 adet arsayı alt yapısı hazır olarak vereceğiz. Kentsel dönüşümde, şehrimizde riskli yapı olarak belirlediğimiz 1.768 bağımsız bölümü dönüştürdük.
Biri altılı, sonra yedili, sonra dokuzlu, sonra 11’li bir sofraya, artık kaç tane olduğunu bilmediğimiz bir sofraya meze hazırlamaya çalışıyor. Asr-ı Türkiye ile devletimizin güçlenmesi, milletimizin zenginleşmesi için proje ve programlar yapıyoruz. Birileri milletimizi mezhep ve köken bazında ayrıştırmak için sinsi adımlar atıyor, 85 milyon insanı kucaklayan çalışmalarımız, hizmetlerimiz ve devrimlerimizle birlik, beraberlik ve kardeşliğin peşinde koşuyoruz.
Talimatlarını nereden alıyorlar biliyor musunuz? Kandil’den. Pensilvanya ayrı, Kandil ayrı. Kandil’dekilerin Allah’ı, dini, kitabı, ezanı yok. Bunlar Kürt kardeşlerimi sömürüyor. Kürt kardeşlerimin dindarları var ama karşılaştırılamazlar. Diyarbakırlı annelerin çocuklarını dağlara kaçırdılar. Onları taciz ettiler. Şimdi 14 Mayıs’ta hesaplaşalım diyorum. Tamam.”